Seni sevdim. Çünkü kimsesizliğime çareler içinde en başını alıp giden sendin ve ben yaralarını başka seven biriyim.
Biliyorum, mümkün nefreti de sığdırmak bir sevdanın içine. Biliyorum öfkeden dağlarım çevreleyebilir başını, hani o kavak yelleri esen. Biliyorum, istesem seni öldürebilirim bile içimde. Ama kıyamamak… Sen kıyamamak nedir bilir misin? Yağmurlu havalara tahammül edemiyorum sokakta olduğunu düşününce. Sevdiğin şarkı, sur borusundan üflense durur dinlerim huşu içinde, cennetmiş cehennemmiş fark etmez, sana yakın durayım kıyamette. Böyle diriyken içimde seni mesut görmenin tutkusu, nefret yeni bir barınak bulsun kendine.
Başını omzuma koymuşluğun sayılıdır. Kokunun burnumda asılı durması, hasretimden. Ama sorsalar bana dünyanın en eski tapınağı gözlerindir. Gözlerini görmüşler mi onlar hiç, benim gördüğüm gibi? Ya benim görünmez olduğum gibi görünmez olmuş mudur kimse bir tanrıya? Tanrılar kullarını severler sınarken bile.
Tanrıların küstüğü olmaz, tanrılar içten bir duayla barışırlar. Sen de bir tanrı olamaz mısın, aciz bir kul olsam eteğinde?
Annemin beni doğurduğu gündeyim. Bilmiyorum sanıyorlar ama biliyorum dünya nasıl bir yerdir. Bir öğrensem yürümeyi, sana koşacağım, öyle eminim. Konuşmayı öğrensem, 3 harf bile yeter şimdilik, adını söyleyeceğim ama kimseler bilmesin. İnsan dünyaya kim için geldiğini bilmez mi hiç! Acılar çekeceğim sana geleceğim yolda, galibiyetler ve dahi mağlubiyetler. Anlamsız savaşlardan ve barışlardan geçeceğim. Öptüğüm sevgililer bile olacak, ama hepsinde seni prova edeceğim. İnsanın bir sevdaya doğması ne demek bilir misin?
Sevdiğim herkesi sevdiğimi zannettim. Defalarca yalan söylemiş biri olarak duruyorum karşında. Ve itiraf ediyorum sana; Türkçe dersinde cümle içinde ‘sevmek’ eylemini kullanır gibi sevmişim herkesi yalnızca. Söylemiş ama duymamış, söylemiş ama bilmemiş, söylemiş ama hissetmemişim. Seni sevince yürüdü dürüstlük, kalbimin imlasına. Beni öğelerime ayırsan da seviyorum seni, sen benim varlığımın izahısın. Ana dilimsin sen benim. Ve herkes en az bir aşk şiiri bilmelidir ana dilinde. Ne olur beni bir kez okusana. Beni ezberlesene, unutmak istesen de unutamasana…Sana şiir olayım, bana şiir olsana.
Seni neden sevdiğimi bilmek istersin diye düşündüm. Seni sevmek için hiçbir neden bulamamakla bulutların aldığı şeklin bile senden olduğunu bilmek arasında, aklımın odalarında çıplak ayaklarınla gezdiğin her serin sabahın ve ay ışığının dolduğu her büyülü gecenin hatrına, seni yaram gibi sevdim. Ben çocukluğumdan beri yaralarımı bir başka severim. Babamın yalnızca uykudayken sevmeyi bildiği, annemin kaybedip de bulduğunda sevinçten ağlamayı öğrenemediği için korkutarak sarıldığı o küçük yaşlarımdan, o büyük yaralarımdan beri… Ben sevdayı büyük harflerle severim.
Sevmek
Seni sevdim. Çünkü kimsesizliğime çareler içinde en başını alıp giden sendin ve ben yaralarını başka seven biriyim.
Biliyorum, mümkün nefreti de sığdırmak bir sevdanın içine. Biliyorum öfkeden dağlarım çevreleyebilir başını, hani o kavak yelleri esen. Biliyorum, istesem seni öldürebilirim bile içimde. Ama kıyamamak… Sen kıyamamak nedir bilir misin? Yağmurlu havalara tahammül edemiyorum sokakta olduğunu düşününce. Sevdiğin şarkı, sur borusundan üflense durur dinlerim huşu içinde, cennetmiş cehennemmiş fark etmez, sana yakın durayım kıyamette. Böyle diriyken içimde seni mesut görmenin tutkusu, nefret yeni bir barınak bulsun kendine.
Başını omzuma koymuşluğun sayılıdır. Kokunun burnumda asılı durması, hasretimden. Ama sorsalar bana dünyanın en eski tapınağı gözlerindir. Gözlerini görmüşler mi onlar hiç, benim gördüğüm gibi? Ya benim görünmez olduğum gibi görünmez olmuş mudur kimse bir tanrıya? Tanrılar kullarını severler sınarken bile.
Tanrıların küstüğü olmaz, tanrılar içten bir duayla barışırlar. Sen de bir tanrı olamaz mısın, aciz bir kul olsam eteğinde?
Annemin beni doğurduğu gündeyim. Bilmiyorum sanıyorlar ama biliyorum dünya nasıl bir yerdir. Bir öğrensem yürümeyi, sana koşacağım, öyle eminim. Konuşmayı öğrensem, 3 harf bile yeter şimdilik, adını söyleyeceğim ama kimseler bilmesin. İnsan dünyaya kim için geldiğini bilmez mi hiç! Acılar çekeceğim sana geleceğim yolda, galibiyetler ve dahi mağlubiyetler. Anlamsız savaşlardan ve barışlardan geçeceğim. Öptüğüm sevgililer bile olacak, ama hepsinde seni prova edeceğim. İnsanın bir sevdaya doğması ne demek bilir misin?
Sevdiğim herkesi sevdiğimi zannettim. Defalarca yalan söylemiş biri olarak duruyorum karşında. Ve itiraf ediyorum sana; Türkçe dersinde cümle içinde ‘sevmek’ eylemini kullanır gibi sevmişim herkesi yalnızca. Söylemiş ama duymamış, söylemiş ama bilmemiş, söylemiş ama hissetmemişim. Seni sevince yürüdü dürüstlük, kalbimin imlasına. Beni öğelerime ayırsan da seviyorum seni, sen benim varlığımın izahısın. Ana dilimsin sen benim. Ve herkes en az bir aşk şiiri bilmelidir ana dilinde. Ne olur beni bir kez okusana. Beni ezberlesene, unutmak istesen de unutamasana…Sana şiir olayım, bana şiir olsana.
Seni neden sevdiğimi bilmek istersin diye düşündüm. Seni sevmek için hiçbir neden bulamamakla bulutların aldığı şeklin bile senden olduğunu bilmek arasında, aklımın odalarında çıplak ayaklarınla gezdiğin her serin sabahın ve ay ışığının dolduğu her büyülü gecenin hatrına, seni yaram gibi sevdim. Ben çocukluğumdan beri yaralarımı bir başka severim. Babamın yalnızca uykudayken sevmeyi bildiği, annemin kaybedip de bulduğunda sevinçten ağlamayı öğrenemediği için korkutarak sarıldığı o küçük yaşlarımdan, o büyük yaralarımdan beri… Ben sevdayı büyük harflerle severim.
SENİ.