Diva KadınASSOC. PROF. DR. GÖKÇEN ERDOĞAN0312 417 1788MENÜ

BLOG

Rakamlarla Çocuklara İstismarı ve Cinsel Taciz

Rakamlarla Çocuklara İstismarı ve Cinsel Taciz

Çocuklarımızın yaşamlarının herhangi bir bölümünde cinsel taciz ve istismara  maruz kalmaması için; hangi durumların taciz, tecavüz, şiddet olduğunu bilmeleri gerekiyor. Çünkü rakamlar ve oranlar korkutucu. Bir an önce önünü almamızı gerektiren bir hızla artıyor taciz ve onu izleyen cinayet vakaları. Taciz edilen çocukların %60'ının kız çocukları olduğunu söyleyebilirim. Ülkemizde her 5 çocuktan birinin tacize uğradığını da üzülerek söylemeliyim. Rakamlar giderek büyüyor ve son araştırmalar 250bin talihsiz çocuğu haber veriyor. 

Bize gelen cinsel şiddet vakalarında, travmanın atlatılması için uzman psikoloğumuzla birlikte bir yol izliyor ve durumun vehametine bağlı olarak sürece yayıyoruz. Fakat mağdur olan hastamızı şiddete karşı başvuracağı resmi merciler hakkında da bilgilendiriyoruz. İnsan haklarından haberdar olmayan pek çok insan, nereye gideceğini ne yapacağını da bilemiyor. Dolayısıyla yol göstermek tüm sağlıkçılar gibi bizim de görevimiz, bunu unutmuyoruz. Sadece cinsel şiddete maruz kalan değil, şiddete meyilli olduğunu fark edip ya da deneyimleyip gelen danışanlarımız, hastalarımız da var. Durumun saptanması, sebeplerinin incelenmesi detaylı bir çalışmayı kapsıyor. Ve genelde fark ediyoruz ki sebepler çocukluktan bu yana bilinçaltında beslenerek yetişkinlikte su yüzüne çıkmış.

Cinsel travmalar yaşayan kişiler, büyüdüklerinde bunu yaşatıyorlar da. Kendisinin yaşadığı acı bir tecrübeyi kimseye yaşatmayacağını sandığımız insan, aksine bunu sergiler hale geliyor. Tedaviye istekli ve sorununun farkında bireyler bize kendimizi şanslı hissettiriyor. Çünkü maalesef her gün işte, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında cinsel sapkınlık ve şiddete eğilimli ve bunu bilmeyen, dahası bilip sorun olarak görmeyen çok sayıda insanla bir arada bulunuyoruz.

Örneğin; beni etkileyen vakalardan biri iki yıl süresince babasının tecavüz ettiği, sonuçta hamile kalan ve bu bebeği dünyaya getirmek zorunda bırakılan kızdır. Rezillik olmasın diye susulmuş, kimseye söylenmemiş, şikayet edilmemiş bir vakadır. Bunu yapanın cezasız kalmaması gerektiği gibi, böylesi vahim bir olay yaşayan gencecik kızın da yaralarının sarılması ve yeni hayatına hazırlanması gerekiyor. Tabii ki bu uzun bir süreç… Doğumla birlikte her şey normale dönmeyeceği için bir psikolog yardımına mutlaka ihtiyacı var.

En büyük arzumuz, cinsel eğitimin doğru ve yeterli verilmesi ve bu tür toplumsal sorunların en aza indirilmesi. Yakın ve uzak çevresinde cinsel şiddete vb sorunlara sahip olduğunu düşündüğü yakınları veya tanıdıkları olan herkes, üzerine düşeni yapmalı, konuyu doğru biçimde ilgilenebilecek biriyle paylaşmalı, gerekirse yetkili makamlardan yardım istemeli.

İstismara uğramış çocuk belli olur mu?

Bir terapist olarak, cinsel işlev bozukluğu, ilişki kuramama gibi nedenlerle terapiye gelen, çocukluğundaki cinsel travmalara ulaştığımız yetişkinlerden sıklıkla duyduğumuz cümlelerden biri ‘kimse beni, ne halde olduğumu fark etmedi.’ Pek çoğu sessiz çığlıklar attığını ama duyulmadığını düşünüyor. Anlaşılmadıkları için kırgın ve dışa kapalılar. Peki anlamak gerçekten imkansız mı? Anne babalar fark edilecek bir şeyi fark etmiyorlarsa neden? İstismara uğrayan çocuk, nasıl anlaşılır, nasıl belli olur?Elbette cinsel istismara uğrayan çocukların tepkileri, istismarın şiddetine ve türüne, sıklığına bağlı olarak değişiklik gösterir.Çocuklar yaşadıkları bu sarsıcı olay karşısında duygusal ve davranışlar belirtiler sergiler. Pedagogların, psikologların ve cinsel terapistlerin uzun uzadıya yaptığı çalışmalar, her gün biraz daha genişleyip daha fazla sonuç veriyor. Bu elbette sevindirici. Yapılan çalışmaların sonuçlarından bahsetmek gerekirse; istismara uğrayan çocuklarda aslında dikkatle gözlemlendiğinde son derece belirgin davranışlar fark edilebiliyor.

Yaşına nazaran dikkat çekici bulunan baştan çıkarıcı davranışlar, yetişkinlere güvensiz davranma, alışılmadık korkular, cinsel davranışlar hakkında şaşırtıcı detaylı bilgiler, yeme ve uyku alışkanlıklarında değişimler, okula ve aktivitelere ilgisizlik, odaklanamama, okula erken gelme, eve gönülsüz gitme, kızgınlık, düşmanlık, saldırganlık, sahte bir olgunluk gösterişi, tam anlamıyla itaat biz ebeveynlerin rahatlıkla fark edebileceğimiz davranışlar.

Bedenleriyle olan kavgalarının ruhsal durumlarına bir yansıması olarak, çıplak görünmek istememe, giyinip soyunurken sorun çıkarma, gerileme davranışı denilen parmak emme, yatak ıslatma, bebek konuşması gibi davranışlar, kabuslar görme, anneye yapışık hale gelme, yabancılardan kaçma ve durduk yere ağlama nöbetleri ise gerçekten temelinde hangi sorun olursa olsun bir uzmana danışılması gereken belirgin sorunlar.

Ellerini ve bedenini sürekli yıkamak istiyorsa, aşırı mastürbasyon yapıyorsa, karın ağrıları, baş ağrıları sıklaştıysa, gizemli görünüyor ve sürekli bir şeyler düşünüyor ama paylaşmıyorsa, utanmış, suçlu ya da kaygılı görünüyorsa, arkadaşlıkları sorunluysa ve evden kaçmaya çalıştıysa anne babaların gözlerini açık tutmaları ve çocuklarının hemen destek almasını sağlamaları gerekiyor. 

Elbette cinsel istismara uğrayan tüm çocuklar aynı semptomları göstermez. Ancak bu belirtilerden birkaçı bir arada bulunuyorsa, ebeveynlerin duyarlı olması, çocuklarını dikkatle izlemesi ve çocuğun yakın çevresini gözlemeleri gerekir.

Çocuklar tacize uğradıklarını neden çevresindekilere söylemez? 

Çocuğun tacize uğraması yeterince acıyken taciz edenin, çocuğun tanıdığı ve hatta yakını olması bu acıyı katlar. Akrabaları tarafından taciz edilen çocuğun, bu durumu ailesine açması güçtür. Kendisine inanılmayacağından korkar ve içine kapanır. Hatta çocuk, öylesine saf ve temizdir ki kendisine taciz edeni, yalnızca tanıdığı ya da sevdiği için korumak isteyebilir.

Tacizcinin çocuğu tehdit etmesi de çok sık rastladığımız bir durum. Olanları birine söylerse başına kötü şeyler geleceğine, sevdiklerini öldüreceğine ya da kendisinin hapse gireceğine inandırmak çok kolaydır.

Ya suçluluk duyan çocuklarımız? Başına gelenler için kendisi suçlayan, aşağılayan, değerinden kaybettiğini ve kaybedeceğini düşünen çocuklarımız? İşte onlar tüm hayatı, kendilerinden nefret ederek geçirme olasılığını da kucaklamış olabilirler.  

Çocukların, içine düştükleri bu korkunç durumu kimseye açamamalarının her gerekçesi birbirinden acı dersek abartmış olmayız. Bunu açıklayacak, doğru anlatacak konuşma kabiliyetine sahip olmamaları da bunlardan biri. Ve bu, çocuğun, savunmasızlığının en büyük göstergesi.

Çocuklar kolayca güven duydukları, korkutulabildikleri ve kandırılabildikleri için istismara çok açık. Ülkemizde ve dünyada kızlar, erkeklere oranla daha çok istismar ediliyor. İstismar edenlerse genellikle çocuğun tanıdığı kişiler.  Ailenin terk etmesinden korkuyorlar: İstismara uğrayan çocuklar, yeniden istismar edilecekleri duygusuna kapılabilir ve ebeveynlerinin onları terk edeceğini düşünmeye başlayabilir. Çocuklarımız bazı gerekçelerle yaşadıkları istismar olayını anlatmaz ya da anlatamazlar. Gözümüzün önünde yaşanan, görmekte güçlük çektiğimiz ve savunmasız çocuklarımızca verilen mücadele, uzun vadede çok daha büyük sorunları beraberinde getirir. Cinsel suçların temelinde de bu tür çocukluk travmalarına sıkça rastlarız.  Pedagogların incelikle üzerinde durdukları bu konu, yetişkinlik döneminde biz cinsel terapistlerin desteğini gerektirir. Kimi zaman psikolog ve psikiyatristlerle koordineli çalışmalar gerektiren ciddi vakalarla karşı karşıya geliriz. Ve özellikle bilinmelidir ki, hangi yaş grubunda ve dönemde olunursa olunsun, alınan destek ve terapiler, ciddiyetle ve uzman bir ekiple yürütülmeli.  

Çevrelerine söylemiyorlar: Çocuğun tacize uğraması yeterince acıyken taciz edenin, çocuğun tanıdığı ve hatta yakını olması acıyı katlar. Akrabaları tarafından taciz edilen çocuğun, bu durumu ailesine açması zor. Kendisine inanılmayacağından korkar ve içine kapanır. Hatta çocuk, öylesine saf ve temizdir ki, kendisini taciz edeni, yalnızca tanıdığı ya da sevdiği için korumak isteyebilir. Tacizcinin çocuğu tehdit etmesi de çok sık rastladığımız bir durum. Olanları birine söylerse başına kötü şeyler geleceğine, sevdiklerini öldüreceğine ya da kendisinin hapse gireceğine inandırmak çok kolaydır.

Suçluluk  duyuyorlar: Başına gelenler için kendisi suçlayan, aşağılayan ve değerini kaybettiğini düşünen çocuklar var. İşte onlar tüm hayatı, kendilerinden nefret ederek geçirme ihtimaliyle yaşayabilir. Çocukların, içine düştükleri bu korkunç durumu kimseye açamamalarının her gerekçesi, birbirinden acı dersek abartmış olmayız. Bunu açıklayacak, doğru anlatacak konuşma kabiliyetine sahip olmamaları, bunlardan biri. Ve bu, çocuğun, savunmasızlığının en büyük göstergesi. 

“Kimse fark etmedi” Bir terapist olarak, cinsel işlev bozukluğu, ilişki kuramama  gibi nedenlerle terapiye gelen hastalarımızdan da tespit  ettiğimiz üzere, çocukluğunda cinsel travmalar yaşayan yetişkinlerin o çağlarda duyduğu his genellikle ‘Kimse benim ne halde olduğumu fark etmedi’ şeklinde oluyor. Pek çoğu sessiz çığlıklar attığını ama duyulmadığını düşünüyor. Anlaşılmadıkları için kırgın ve dışa kapalılar.

Peki anlamak gerçekten imkansız mı?

  • Çocuğunuza, güven duygusunun karşısında yer alan tehlike kavramını, anlayacağı biçimde anlatın.
  • Güven duygusunun nerede başlayıp nerede bitmesi gerektiğini bilen çocuklar, kendilerini daha iyi korurlar. 
  • Sevgi gösterileriyle taciz arasındaki fark, bazen göze görünmeyecek ölçüde küçük olabilir. Ama anne-baba dikkatinden kaçacak kadar değil! 
  • Çocuğunuza 3 tehlikeli bölgeyi ve tehlike anında etkili çığlık atmayı öğretin.  

1) Göğüs 2) Bacak arası 3) Popo 

  • Çocuğunuzun güvendiği ve güvenmediği bireyleri, basit sohbetlerle öğrenmeniz, yönünüzü belirlemenizi ve çocuğunuzun dünyasını dokunulmaz kılmanızı sağlar. 
  • Çocuklarınıza sizden korkmayı değil, size güvenmeyi ve sizinle paylaşmayı öğretin. 
  • Eviniz, çocuklarınızın güvenli bölgesidir. Ancak eviniz dışında da güvende olmalarını sağlamak sizin göreviniz. 
  • Çocuklarınıza, hoşlanmadığı bir kişiden hoşlanmasına dair baskı yapmak yerine, onun nedenlerini anlamaya çalışın. İstemeyiz ama belki de haklı nedenleri karşısında şaşıran siz olacaksınız. 
  • Çocuklarınıza, mahrem alanlarını öğrettikten sonra onları korumak için yapabileceklerini de belli aralıklarla hatırlatın. 
  • Bir çocuk, kendisine dokunulmasını istemiyorsa büyükler buna saygı duymalı ve altında yatan nedenlerle ilgilenmelidirler. 
  • Korkulu rüyaların, içine kapanmanın, ani ve aşırı tepkilerin altında beklemediğiniz sorunlar yatıyor olabilir. Doğru iletişimle çocuğunuzu anlayabilir ve ona yardımcı olabilirsiniz.

Anne ve babalar dört adımda çocuklarını dış tehlikelere karşı/rağmen koruyabilirler. 

  • Çocuğa mahrem alanlarını ve mahrem kavramını basit bir dille anlatmak ve anladıklarından soru-cevap yoluyla, örneklemelerle emin olmak 
  • Mahrem alanlarına dokunulduğunda itiraz etmeyi, reddetmeyi, çığlık atmayı, olay yerinden ve kişiden uzaklaşıp güvendiği birinden yardım istemeyi öğretmek 
  • Güven duyulan kişiye aktarılan bilgileri hafife almadan ve çocukların bu tür konularda yalan söylemeyi düşünmeyeceklerini unutmadan değerlendirmek, irdelemek ve emin olmak 
  • Çocuğun taciz edildiğinden emin olduktan sonra mutlaka yasal süreci başlatmak ve çocuğu uzman desteğiyle bu sürecin dışında tutmak 
  • Çocuğun taciz edildiğinden emin olunamasa da şüphe duyuluyorsa, bahsi geçen kişiden uzaklaşmak ve gözleme devam etmek, çocuğu içinde bulunmak istemediği ortamlardan ayrı tutmak 

Pedofili bir hastalıktır ancak çocuğunuza zarar veren biri hoşgörünüzü hak etmez. Pedofil için yasal süreç, çocuğunuz için uzman yardımı şarttır. 

Çocuğunuzu korumak için, çocuğunuza,  korunmayı öğretin! 

  • Çocuğunuza hesapsızca dokunanların başka bir hesabı var! 
  • Amcalar, teyzeler de bir yere kadar! Çocuğunuz, sevilmesi gerektiği gibi sevilsin, seven nasıl isterse değil! 
  • Çocuğuma kirli emellerle dokunma! 
  • Her çocuk bir gizli bahçe, her anne baba özenli birer bahçıvan. 
  • Bilinçli bir çığlık, bilinçsiz bir anne babadan daha koruyucudur. 
  • Çocuğum gösterme pipini amcalara, teyzelere! 
  • Çocuğum gösterme kukunu amcalara, teyzelere! 
  • Çocukluk, şuursuzluk hali değil, masumiyet halidir. Temiz kalbi ve aklı, size yanlışı işaret edebilr. 
  • Çocuk bedeni, kimsenin deneme tahtası değil! 
  • Çocuk bedeni, kendinden başka kimseye ait değil! 
  • Çocukla iletişim, yarınla iletişimdir. 
  • Tehlikesavar bir çığlık yükselsin çocuklardan! 
Güncelleme Tarihi: 05.07.2018
Assoc. Prof. Dr. Gökçen Erdoğan
Editör
Assoc. Prof. Dr. Gökçen Erdoğan
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Assoc. Prof. Dr. Gökçen ErdoğanDiva KadınAssoc. Prof. Dr. Gökçen Erdoğan
0312 417 17880533 283 8353