Kadınlar bilinçleniyor ve en iyiyi isteme hakkına sahip çıkıyorlar!
Sosyal medyada operasyonlarına dair verdiği ayrıntılı bilgiler ve takipçileriyle kurduğu sıcak ilişkiyle adından söz ettiren, genital estetik alanında uluslar arası çalışmalarda adına sıkça rastlanan ve kadın haklarına yönelik hassasiyetiyle ilgi çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Gökçen Erdoğan’la mesleğini ve Türkiye’de genital estetiğin yükselişini konuştuk.
S:Ezberbozan doktorlar, toplumun yakın ilgisiyle karşılanıyor. En yalın haliyle böyle yorumlayabiliriz toplumdaki, bilhassa sosyal medyadaki karşılığınızı. Siz de kendinizi bizim gördüğümüz biçimde görüyor musunuz?
C : Ezberbozan şeyin ne olduğunu düşününce bir parça hüzünlensem ve bu duruma içimden inceden sitem etsem de toplumun ilgisini kuvvetle hissediyor ve hak etmek, büyütmek, toplumsal faydaya dönüştürmek için samimiyetle uğraşıyorum.
S: Ezberbozan şeyin ne olduğunu düşününce hüzünleniyorsunuz diye sorsam?
C: Bildiğiniz üzere ben bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım. Ancak kadın sağlığını yalnızca adet görmek ve doğurmakla sınırlı kabul etmek mümkün değil. Dolayısıyla ben son derece olağan bir şey üzerine vurgu yapıyorum. Kadın sağlığının önemli bir parçası olan cinsel sağlık üzerine. Bu da ezberin bozulması anlamına geliyor sanırım. Normalin böyle algılanmasına hüzünleniyorum ama eminim ki bu kalıplaşmış utançları geride bırakacağız. Aşıyoruz, aşacağız.
S: Sizi cinsel sağlık üzerine çalışmaya iten şey neydi? Bahsettiğiniz kalıplaşmış utancı geride bırakma arzusu mu?
C: Kadın, bizim toplumumuzda anne olarak saygı ve sevgi görüyor ancak kadın olarak erkeğin gerisinde kabul ediliyor. Haklarının tesliminde eksiklikler var. Cinsiyetinden bağımsız bir insan olarak ele alınması ve insan hakları bakımından erkekle eşit haklara sahip olması gerekirken bu eşitlik kağıtta kalıyor. Mirasın eşit bölünmesi bir kadının bu toplumdaki varlığını erkekle eşit gördüğümüz anlamına gelmiyor maalesef. Bunun en basit örneği kadın erkek ilişkilerinde kadınlara evlilik öncesi, evlilik sırasında ve evlilik sonrası hak görülen şeylerdir. Flört, ilişki, cinsel birliktelik konularına bakınca erkeğe yazılan açık çekin kadın için geçerli olmadığını hemen görürsünüz. Haz! En önemlisi haz, kadına değil erkeğe tanınan bir hak burada. Bunu kıracağız evet. Çünkü normali bu. Cinsel sağlık konusu doğru işlenince farkındalığın büyümesi mümkün. Nitekim büyüyor. Büyütüyoruz. Zira cinsel sağlık, sanıldığı gibi erotik bir anlam taşımıyor. Kadın genital bölgesindeki tüm sorunlar ve onların çözümünü içeriyor.
S: Kadının haz hakkından sıklıkla söz ediyorsunuz. Bu hakkın teslim edilmesi için neler yapılabilir?
C: Öncelikle kadınların, bu haklarının farkında olması gerekir. Toplumun sevişmeyi yasal olarak kabul ettiği evlilik birliği içinde dahi kadın kendini erkeği doyurmak zorunda olan bir varlık olarak görüyor. Yetiştirilirken öyle kodlanmış. Annesi ve önceki nesillerindeki tüm kadınlar gibi. Oysa kadın da haz hakkına sahiptir ve zaten mutlu ilişkiler, doğru evlilikler kadınla erkeğin eşit haz hakkına sahip olduğu, bunların konuşulabildiği, saygı görebildiği evliliklerdir. Evlilik olsun olmasın, bir kadın partnerinden sağlıklı bir cinsel yaşamı paylaşmayı bekleyebilir ve beklemelidir de. Normal olanin normalliğini anımsatmak istiyorum yani, bir şeyi normalleştirmek değil.
S: Kadının bu hakkını savunmaya başladığını söyleyebilir miyiz?
C: Kesinlikle. Kadınlar cinsel özgüven kazanıyorlar. Çünkü haz yolunda kusursuz görünmek zorunda olmadıklarını, kendilerini ve karşılarındakini sevmek, onun tarafından sevilmek halinin pek çok eksiğin yerini doldurabildiğini, cinsel sorunların da dalak böbrek sorunları gibi çözülebildiğini öğreniyorlar. Öğrenmek, yaşamın her alanında olduğu gibi cinsel sağlık konusunda da çözüme giden yol. Kadınların kendi ruh ve bedenlerine yaptıkları yatırımın artması da haklarını alma gayretlerinin bir parçası ve inanın söke söke alıyorlar artık.
S: Genital estetik alanında oldukça etkili bir isimsiniz. Bu alanın hızla yükseldiğini gözlemliyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz? Kadının cinsel farkındalığıyla doğrudan ilgili mi?
C: Kadının ruhuna ve bedenine yaptığı yatırımdan söz ederken aklınıza genital estetiğin gelmesi bile öyle büyük bir ilerlemenin kanıtı ki. Genital estetik, bir kadının cinsel özgüvenini yükselten belki de en önemli şey. Ve hem genital anomalilerin çözümündeki büyük ve yadsınamaz etkisi hem de kadın ruhunda kırılan şeyleri onarma gücüyle, genital estetik son yılların en büyük katma değeri. Yeter ki doğru hekimle ve doğru amaçla yapılsın. Siparişle değil, birileri emretti istedi diye değil, kendin için kendini düşünerek ve severek, ikili yaşamına da katkı sunmak için olsun.
S: Genital estetik neden bu kadar önemli peki?
C: Toplumumuzda kadın; bilhassa yatak odasında karanlığa mahkum hissediyor kendini. Çekinerek, utanarak ve aşırıya kaçmaktan kaçınarak sevişiyor çoğu zaman. Bu da ilişkilerin dinamiğine ve kadının hazza ulaşmasına olumsuz etki ediyor. Oysa iyi seks, yaşam kalitesini önemli ölçüde yükselten bir şeydir. Ve kadınların yaşam kalitesini bu yolla yükseltmeye, buna aracılık etmeye muktedirsem ne mutlu bana. Genital estetik önemli çünkü cinsel sağlığımızın tamamlayıcısı.
S: Yine sosyal medya hesabınızda bakmanın bile zor olduğu görseller yer alıyor. Oldukça büyük myom ve kitlelerin görselleri. Hatta size “Myomsavar” dediklerine rastladım. Myomlar kadın sağlığında nasıl bir yer tutuyor?
C: Myomların büyüklüğü herkesi şaşırtıyor. O görseller büyük farkındalık yarattı. Çünkü insanlar myomların her zaman ufak kitleler olduğunu ve tehlike arz etmediğini düşünüyor genelde. Oysa dünyaya gelmiş 6 aylık bir bebekten daha büyük myomlar temizlemişliğim çoktur. Ürkütücü geliyor biliyorum ancak gerçeklerin fark edilmesi ve vakitlice muayeneye, tedaviye gidilmesi için tetikleyici unsurlar gerekiyor; yani gerçekler. Her 5 kadından 1’inde myom olduğunu biliyor muydunuz mesela? Ve bunların önemli bir kısmının belirti vermediğini. Rutin jinekolojik muayene konusunun önemine çok sık değinme nedenim de bu. Rahim kanseri türlerinden korunmanın en etkileyici yolu da bu; rutin jinekolojik muayene.
S: Myom operasyonları kadar sık rastladığımız bir diğer başlık da idrar kaçırma. Bu da myomlar kadar yaygın bir sorun mu acaba?
C: Dünyada 300 milyon kişide idrar kaçırma sorunu var desem? Öksürürken, hapşırırken, seks sırasında ya da ortada belirgin hiçbir eylem yokken. Evde, işte, yolda, her an olabilen bir şey. Yaşamınızı ne kadar olumsuz etkileyeceğini düşünebiliyor musunuz? Bu nedenle sokağa çıkmayan hastalarım var hatta kitabımda onlardan biri yer alıyor. İnsanın yaşam kalitesini ve daha önemlisi sevincini yok eden bir rahatsızlık bu. Ancak çözümü mümkün. Sosyal medya üzerinden hasta mesajlarını paylaşma nedenim de bu. “Yalnız değilsiniz ve siz bu mesajı okurken sizin gibi birileri daha iyileşti.” demek istiyorum.
S: Açıkçası bunun bu kadar büyük bir sorun olduğunu bilmiyordum. Kaç yaş aralığında kadınlar yaşıyor bunu en çok?
C: 18 yaşında hastam da var, 70 yaşında hastam da. Ancak yaş ilerledikçe görülme sıklığı epey artıyor tabii. Geçenlerde ABD’den 62 yaşında bir hastam vardı, emekli ebeydi. Ve bana kilise korosunda 14 kadın olduklarını, 8’inin idrar kaçırdığını söyledi. 1’i halloldu, kaldı 7. Umarım buraya gelmeseler dahi gerekli tedaviyi görüp yaşamlarına huzurla devam ederler. Çünkü idrar kaçırmada en büyük sorun tetikte yaşamak ve anı kaçırmak.Ama hayat bunun için çok kısa.
S: ABD’den emekli bir ebe sizi buldu ve ameliyat olmak için Ankara’ya geldi. Bu şaşırtıcı ve büyük bir başarı. Size nasıl ulaştığını sorsam?
C: İnanmayacaksınız ama Ürdünlü komşusu benden bahsetmiş, sonra sosyal medya hesabımı takibe almış. 4 ay kadar iyice incelemiş, sonra da randevusunu almış ve gelmiş. Hatta daha önce instagramın çeviri özelliği var diye metinleri İngilizce yazmak konusunda bir çalışmam yoktu. Ancak bu hastam bu konuda bir ışık yaktı bende ve artık operasyonlara dair paylaşımlarımı global düzeyde yapmaya çalışıyorum vakit buldukça. Kadınların sağlık sorunları da global ne de olsa. Yurt dışından çok fazla hastam var ve ortak dilimiz kadın olmak.
S: Türkiye’de ister cinsel terapi, ister rahim anomalileri, ister idrar kaçırma ünlü isimlerin de başvurduğu bir hekim olduğunuzu biliyorum. Muhtemelen isim vermeyeceksiniz ama sizi çok şaşırtan bir anektod paylaşmanızı istesem?
C: Doktor hasta gizliliğinin ne denli önemli bir prensip olduğunu biliyorsunuz. Elbette isim ve vaka detayı vermeyeceğim. Ancak çaresizliğin, korkunun ve üzüntünün hepimiz için aynı ölçüde yıpratıcı olduğunu söyleyebilirim. Karşılıklı oturduğumuzda, ağrıları sızıları, olasılıkları ve çözümleri konuştuğumuzda eşitleniyoruz. Tedavi için farklı olanaklara sahip olduğumuz doğru ama bu, insanın kendi yaşamı için duyduğu kaygının düzeyini o kadar da etkilemiyor. Bir daha çocuk sahibi olamamak, rahim ağzı kanseri olmak, erken menopoza girmek; bunların hepsi hepimizi aynı derecede etkiliyor. Ama inanın erken teşhis hayat kurtarıyor.
S:Hassas konular, önemli vurgular, cesur yaklaşımlar... Ankara’da yaşayan bir hekim olarak bu farkındalık büyütme çabanızı sınırlanmış hissettiğiniz oluyor mu peki?
C: İstanbul, her şeyin kalbi evet. Ve çok da seviyorum. Ancak sizin gibi medya kanallarını ve adeta ölçeklenmiş bir dünya olan sosyal medyayı etkin ve samimi biçimde kullanınca dünya çapında anlatabiliyorum derdimi. Ve Türk kadınını Ankara’ya benzetiyorum biliyor musunuz? Herkes sakin, çekingen ve kendi halinde buluyor onu. Oysa o koca ülkeyi yönetiyor. Içinde hep büyük bir ateş saklı.
S: Global çapta çalışmalarınız da var. Akademik olarak başvurulan da bir kaynaksızınız; yanılıyor muyum?
C: Uluslararası çalışmalarda bilirkişi olarak yer alıyor, makaleler kaleme alıyor ve iş birliklerinde bulunuyorum. Aynı zamanda ülkemizden ve yurt dışından çok sayıda genç bilim insanına mentorluk yapıyorum.Bundan özellikle söz etmek istedim. Çünkü bu bire bir çalışma biçimini çok önemsiyorum ve ülkemizde daha da yayılması gerektiğini düşünüyorum. Bizi gençlik kurtaracak; Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi “Bütün ümidim gençliktedir.”
S: Kitaplarınızı yazma motivasyonunuzu da merak ediyorum.
C: Bu ülkede çeşitli geçmişlerden gelip mutsuz bir bugünde buluşan ve yarınlarda buluşacak olan insanların en büyük sorunu yalnız olduklarını düşünmeleriydi. Savaşacak ya da yeniden başlayacak gücü bulamamış olmaları. Özellikle cinsel travmalar yaşamış ve bugünü onlardan etkilenmiş kişiler için, utanmış, utandırılmış kişiler için, kadın erkek hiç fark etmez, “yalnız değilsiniz” demek çok önemli ve bir çözüm olduğunu, çıkış bulunabildiğini anımsatmak... Kitaplarım gerçek yaşam öyküleriyle ortak kümelerde dertleşmek gibi. Çokça yaşama dokundular, geri dönüşler ümit verici.
S: Tek yönlülüğü başarının önünde bir engel gibi mi görüyorsunuz? Sizce birden çok işte birden başarılı olmak mı bir işi en iyi biçimde yapmak mı?
C: Hayatta neyi yürekten istiyorsan onu bütün benliğinle yapmak. Birden çok iş de yapabilirsiniz, işinizi besleyen ve işinizle direkt bağlantılı olduğunu bildiğiniz kollarla işinizi de genişletebilirsiniz. Ben ikincisini seçenim. Beni bir jinekolog olarak daha iyiye taşıyacak ve toplumla daha etkili biçimde hasbıhal etmemi sağlayacak her projeyi değerlendirebilirim. Zaman ve enerji harcamaktan, yorulmaktan hiç yüksünmem. Hep aynı yerde kalmaktan, devinimden uzak olmaktan hoşlanmam. Zaman aynı yerde duruyor mu, dünya olduğu gibi kalıyor mu ki ben durayım, kalayım? Gelişmek, dönüşmek ve hatta değişmek gerekiyor. Ben de 10 yıl önce bu kadar cesur değildim pek çok konuda ama penceremi geniş tutarak dünyanın peşinde koşarak dönüştüm. Neden tüm kadınlar bana katılmasın bu yolda?
S: Cinsel sağlık sorunlarının çözümünde genital estetik dışında tıbbi tedavi ve cinsel terapi alanında da çalıştığınızı biliyorum. Hastalarınız özellikle hangi sosyal sınıflardan? En büyük sorunlar nerede?
C: Kafalarda. Türkiye’nin ve dünyanın her yerinden çok sayıda insanla tanıştım, çalıştım. Her sosyo ekonomik sınıftan insanla. Bilhassa vajinismus, cinsel isteksizlik konularında sayısız vaka çalıştım. Ve inanın içinde bugün bu gazetenin başka sayfalarında yer alan siyasetçiler de, iş kadınları da, sanatçılar da vardı. Tedavi için ineğini satıp gelen köylüler de, yurt dışından parasını biriktirip gelen ev hanımları da, başka bir ülkenin akademisyenleri de...Herkes vardı. Sorunlar ortak. Bekaret kaygısı, cinsel men, utanç...Hepsi ortak sorunlar. Kadın sorunları. Kadınlara yaşatılan kodlanmış sorunlar. Sınıf ayırmıyorlar. Ama çözümü var. Bütün mesele bu. Sizin aracılığınızla çözümün varlığını hatırlatmak.
S: Genital estetik konusunda çalışmalarınızı takip ettim, genç meslektaşlarınıza ders verdiğinizi ve mesleki rehber niteliğinde kitaplara danışmanlık yaptığınızı biliyorum. Dünyadaki yükselişin farkındayım. Peki Türkiye’deki yaygınlığı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Genital estetiği son 10 yıldır aktif biçimde anlatıyor ve operasyonlarını yapıyorum. Tüm gelişmeleri takip ediyor ve kendimi güncelliyorum. Sanırım Türkiye’de bu alanda vaka sayısı en yüksek hekimlerden biriyim. Türkiye’de talep düşündüğümden de hızlı artıyor aslında. Çünkü önceden kadınlar, genital bir anomalinin düzeltilmesi, deformasyonun giderilmesi için gerekli teknik imkanların varlığını bilseler de çok büyük bir lüks olduğunu düşünüyorlardı. Oysa genital estetik lüks değil, ihtiyaçtır. Bunun anlaşıldığını düşünüyorum artık. Kadınlar bilinçleniyor ve kendileri için en iyiyi isteme haklarına sahip çıkıyorlar. Fedakarlık yapıyor ya da talep ediyorlar. Aylar sonrasına randevu verebildiğimi düşününce mutlu kadınların sayısı artıyor ve artacak diyebilirim.
S: Hasta çeşitliliğinizin bir benzeri hatta özeti sosyal medyada aslında. Sosyal medyada gördüğünüz ilgiyi neye bağlıyorsunuz peki?
C: Anlaşılır biçimde samimiyetle çözüm önermeme, çözüm bulmama. Ben gerçekten tahmininizden yoğun çalışıyorum. Yani sosyal medya takipçisi benim için biraz daha hasta devşirmek gibi bir anlam taşımıyor, sonsuz bir vakte sahip değilim zaten. Ama bu ülkede hayatında hiç jinekoloğa gitmemiş, kendi genital anomalisini ya da cinsel hastalığını şüphe boyutunda dahi düşünmemiş, anlamamış, bir doktora hiç soru soramamış milyonlarca kadın var. Kanser olduğunu öğrenmek için gecikmiş, hayatı erken solmuş çokça kadın var. Neden birileri hala şansı olanlara ulaşmasın? Neden birileri onlarla konuşmasın? Neden o ben olmayayım? Başkaları da olsun ki var elbette. Ancak ben kendimden sorumluyum. Bu ülkenin konuşan, düşünen, düşündüğünü savunan, özgürce gülen, ağlayan, dilediğince sevişen ve dilediğince reddeden kadınlarının artmasına katkı sunmayacaksam hemcins olmamızın ve benim bir hekim olmamın tek başına ne kıymeti var? Bakabileceğiniz hasta sayısı bellidir, gün 24 saat hafta 7gün. Ancak bu ülkede yalnızlığını bölüşmeye ve sorunlarını konuşmaya özlem duyan milyonlarca kalp var. Neden onlara girmeyeyim? Kadının yükselişi için talip olduğum şey bu.
S: Son olarak Türkiye’de kendi cinsel devrimini bir şekilde yapmaya çağırdığınızı söyleyebileceğimiz kadınlara ne söylemek istersiniz?
C: Sevişmek, şakaya gelmez. Hem korkmayacak, hem korunacaksınız. Ve hayat orgazm olmadan yaşanamayacak kadar kısa.
Kadınlar bilinçleniyor ve en iyiyi isteme hakkına sahip çıkıyorlar!
Sosyal medyada operasyonlarına dair verdiği ayrıntılı bilgiler ve takipçileriyle kurduğu sıcak ilişkiyle adından söz ettiren, genital estetik alanında uluslar arası çalışmalarda adına sıkça rastlanan ve kadın haklarına yönelik hassasiyetiyle ilgi çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Gökçen Erdoğan’la mesleğini ve Türkiye’de genital estetiğin yükselişini konuştuk.
S:Ezberbozan doktorlar, toplumun yakın ilgisiyle karşılanıyor. En yalın haliyle böyle yorumlayabiliriz toplumdaki, bilhassa sosyal medyadaki karşılığınızı. Siz de kendinizi bizim gördüğümüz biçimde görüyor musunuz?
C : Ezberbozan şeyin ne olduğunu düşününce bir parça hüzünlensem ve bu duruma içimden inceden sitem etsem de toplumun ilgisini kuvvetle hissediyor ve hak etmek, büyütmek, toplumsal faydaya dönüştürmek için samimiyetle uğraşıyorum.
S: Ezberbozan şeyin ne olduğunu düşününce hüzünleniyorsunuz diye sorsam?
C: Bildiğiniz üzere ben bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım. Ancak kadın sağlığını yalnızca adet görmek ve doğurmakla sınırlı kabul etmek mümkün değil. Dolayısıyla ben son derece olağan bir şey üzerine vurgu yapıyorum. Kadın sağlığının önemli bir parçası olan cinsel sağlık üzerine. Bu da ezberin bozulması anlamına geliyor sanırım. Normalin böyle algılanmasına hüzünleniyorum ama eminim ki bu kalıplaşmış utançları geride bırakacağız. Aşıyoruz, aşacağız.
S: Sizi cinsel sağlık üzerine çalışmaya iten şey neydi? Bahsettiğiniz kalıplaşmış utancı geride bırakma arzusu mu?
C: Kadın, bizim toplumumuzda anne olarak saygı ve sevgi görüyor ancak kadın olarak erkeğin gerisinde kabul ediliyor. Haklarının tesliminde eksiklikler var. Cinsiyetinden bağımsız bir insan olarak ele alınması ve insan hakları bakımından erkekle eşit haklara sahip olması gerekirken bu eşitlik kağıtta kalıyor. Mirasın eşit bölünmesi bir kadının bu toplumdaki varlığını erkekle eşit gördüğümüz anlamına gelmiyor maalesef. Bunun en basit örneği kadın erkek ilişkilerinde kadınlara evlilik öncesi, evlilik sırasında ve evlilik sonrası hak görülen şeylerdir. Flört, ilişki, cinsel birliktelik konularına bakınca erkeğe yazılan açık çekin kadın için geçerli olmadığını hemen görürsünüz. Haz! En önemlisi haz, kadına değil erkeğe tanınan bir hak burada. Bunu kıracağız evet. Çünkü normali bu. Cinsel sağlık konusu doğru işlenince farkındalığın büyümesi mümkün. Nitekim büyüyor. Büyütüyoruz. Zira cinsel sağlık, sanıldığı gibi erotik bir anlam taşımıyor. Kadın genital bölgesindeki tüm sorunlar ve onların çözümünü içeriyor.
S: Kadının haz hakkından sıklıkla söz ediyorsunuz. Bu hakkın teslim edilmesi için neler yapılabilir?
C: Öncelikle kadınların, bu haklarının farkında olması gerekir. Toplumun sevişmeyi yasal olarak kabul ettiği evlilik birliği içinde dahi kadın kendini erkeği doyurmak zorunda olan bir varlık olarak görüyor. Yetiştirilirken öyle kodlanmış. Annesi ve önceki nesillerindeki tüm kadınlar gibi. Oysa kadın da haz hakkına sahiptir ve zaten mutlu ilişkiler, doğru evlilikler kadınla erkeğin eşit haz hakkına sahip olduğu, bunların konuşulabildiği, saygı görebildiği evliliklerdir. Evlilik olsun olmasın, bir kadın partnerinden sağlıklı bir cinsel yaşamı paylaşmayı bekleyebilir ve beklemelidir de. Normal olanin normalliğini anımsatmak istiyorum yani, bir şeyi normalleştirmek değil.
S: Kadının bu hakkını savunmaya başladığını söyleyebilir miyiz?
C: Kesinlikle. Kadınlar cinsel özgüven kazanıyorlar. Çünkü haz yolunda kusursuz görünmek zorunda olmadıklarını, kendilerini ve karşılarındakini sevmek, onun tarafından sevilmek halinin pek çok eksiğin yerini doldurabildiğini, cinsel sorunların da dalak böbrek sorunları gibi çözülebildiğini öğreniyorlar. Öğrenmek, yaşamın her alanında olduğu gibi cinsel sağlık konusunda da çözüme giden yol. Kadınların kendi ruh ve bedenlerine yaptıkları yatırımın artması da haklarını alma gayretlerinin bir parçası ve inanın söke söke alıyorlar artık.
S: Genital estetik alanında oldukça etkili bir isimsiniz. Bu alanın hızla yükseldiğini gözlemliyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz? Kadının cinsel farkındalığıyla doğrudan ilgili mi?
C: Kadının ruhuna ve bedenine yaptığı yatırımdan söz ederken aklınıza genital estetiğin gelmesi bile öyle büyük bir ilerlemenin kanıtı ki. Genital estetik, bir kadının cinsel özgüvenini yükselten belki de en önemli şey. Ve hem genital anomalilerin çözümündeki büyük ve yadsınamaz etkisi hem de kadın ruhunda kırılan şeyleri onarma gücüyle, genital estetik son yılların en büyük katma değeri. Yeter ki doğru hekimle ve doğru amaçla yapılsın. Siparişle değil, birileri emretti istedi diye değil, kendin için kendini düşünerek ve severek, ikili yaşamına da katkı sunmak için olsun.
S: Genital estetik neden bu kadar önemli peki?
C: Toplumumuzda kadın; bilhassa yatak odasında karanlığa mahkum hissediyor kendini. Çekinerek, utanarak ve aşırıya kaçmaktan kaçınarak sevişiyor çoğu zaman. Bu da ilişkilerin dinamiğine ve kadının hazza ulaşmasına olumsuz etki ediyor. Oysa iyi seks, yaşam kalitesini önemli ölçüde yükselten bir şeydir. Ve kadınların yaşam kalitesini bu yolla yükseltmeye, buna aracılık etmeye muktedirsem ne mutlu bana. Genital estetik önemli çünkü cinsel sağlığımızın tamamlayıcısı.
S: Yine sosyal medya hesabınızda bakmanın bile zor olduğu görseller yer alıyor. Oldukça büyük myom ve kitlelerin görselleri. Hatta size “Myomsavar” dediklerine rastladım. Myomlar kadın sağlığında nasıl bir yer tutuyor?
C: Myomların büyüklüğü herkesi şaşırtıyor. O görseller büyük farkındalık yarattı. Çünkü insanlar myomların her zaman ufak kitleler olduğunu ve tehlike arz etmediğini düşünüyor genelde. Oysa dünyaya gelmiş 6 aylık bir bebekten daha büyük myomlar temizlemişliğim çoktur. Ürkütücü geliyor biliyorum ancak gerçeklerin fark edilmesi ve vakitlice muayeneye, tedaviye gidilmesi için tetikleyici unsurlar gerekiyor; yani gerçekler. Her 5 kadından 1’inde myom olduğunu biliyor muydunuz mesela? Ve bunların önemli bir kısmının belirti vermediğini. Rutin jinekolojik muayene konusunun önemine çok sık değinme nedenim de bu. Rahim kanseri türlerinden korunmanın en etkileyici yolu da bu; rutin jinekolojik muayene.
S: Myom operasyonları kadar sık rastladığımız bir diğer başlık da idrar kaçırma. Bu da myomlar kadar yaygın bir sorun mu acaba?
C: Dünyada 300 milyon kişide idrar kaçırma sorunu var desem? Öksürürken, hapşırırken, seks sırasında ya da ortada belirgin hiçbir eylem yokken. Evde, işte, yolda, her an olabilen bir şey. Yaşamınızı ne kadar olumsuz etkileyeceğini düşünebiliyor musunuz? Bu nedenle sokağa çıkmayan hastalarım var hatta kitabımda onlardan biri yer alıyor. İnsanın yaşam kalitesini ve daha önemlisi sevincini yok eden bir rahatsızlık bu. Ancak çözümü mümkün. Sosyal medya üzerinden hasta mesajlarını paylaşma nedenim de bu. “Yalnız değilsiniz ve siz bu mesajı okurken sizin gibi birileri daha iyileşti.” demek istiyorum.
S: Açıkçası bunun bu kadar büyük bir sorun olduğunu bilmiyordum. Kaç yaş aralığında kadınlar yaşıyor bunu en çok?
C: 18 yaşında hastam da var, 70 yaşında hastam da. Ancak yaş ilerledikçe görülme sıklığı epey artıyor tabii. Geçenlerde ABD’den 62 yaşında bir hastam vardı, emekli ebeydi. Ve bana kilise korosunda 14 kadın olduklarını, 8’inin idrar kaçırdığını söyledi. 1’i halloldu, kaldı 7. Umarım buraya gelmeseler dahi gerekli tedaviyi görüp yaşamlarına huzurla devam ederler. Çünkü idrar kaçırmada en büyük sorun tetikte yaşamak ve anı kaçırmak.Ama hayat bunun için çok kısa.
S: ABD’den emekli bir ebe sizi buldu ve ameliyat olmak için Ankara’ya geldi. Bu şaşırtıcı ve büyük bir başarı. Size nasıl ulaştığını sorsam?
C: İnanmayacaksınız ama Ürdünlü komşusu benden bahsetmiş, sonra sosyal medya hesabımı takibe almış. 4 ay kadar iyice incelemiş, sonra da randevusunu almış ve gelmiş. Hatta daha önce instagramın çeviri özelliği var diye metinleri İngilizce yazmak konusunda bir çalışmam yoktu. Ancak bu hastam bu konuda bir ışık yaktı bende ve artık operasyonlara dair paylaşımlarımı global düzeyde yapmaya çalışıyorum vakit buldukça. Kadınların sağlık sorunları da global ne de olsa. Yurt dışından çok fazla hastam var ve ortak dilimiz kadın olmak.
S: Türkiye’de ister cinsel terapi, ister rahim anomalileri, ister idrar kaçırma ünlü isimlerin de başvurduğu bir hekim olduğunuzu biliyorum. Muhtemelen isim vermeyeceksiniz ama sizi çok şaşırtan bir anektod paylaşmanızı istesem?
C: Doktor hasta gizliliğinin ne denli önemli bir prensip olduğunu biliyorsunuz. Elbette isim ve vaka detayı vermeyeceğim. Ancak çaresizliğin, korkunun ve üzüntünün hepimiz için aynı ölçüde yıpratıcı olduğunu söyleyebilirim. Karşılıklı oturduğumuzda, ağrıları sızıları, olasılıkları ve çözümleri konuştuğumuzda eşitleniyoruz. Tedavi için farklı olanaklara sahip olduğumuz doğru ama bu, insanın kendi yaşamı için duyduğu kaygının düzeyini o kadar da etkilemiyor. Bir daha çocuk sahibi olamamak, rahim ağzı kanseri olmak, erken menopoza girmek; bunların hepsi hepimizi aynı derecede etkiliyor. Ama inanın erken teşhis hayat kurtarıyor.
S:Hassas konular, önemli vurgular, cesur yaklaşımlar... Ankara’da yaşayan bir hekim olarak bu farkındalık büyütme çabanızı sınırlanmış hissettiğiniz oluyor mu peki?
C: İstanbul, her şeyin kalbi evet. Ve çok da seviyorum. Ancak sizin gibi medya kanallarını ve adeta ölçeklenmiş bir dünya olan sosyal medyayı etkin ve samimi biçimde kullanınca dünya çapında anlatabiliyorum derdimi. Ve Türk kadınını Ankara’ya benzetiyorum biliyor musunuz? Herkes sakin, çekingen ve kendi halinde buluyor onu. Oysa o koca ülkeyi yönetiyor. Içinde hep büyük bir ateş saklı.
S: Global çapta çalışmalarınız da var. Akademik olarak başvurulan da bir kaynaksızınız; yanılıyor muyum?
C: Uluslararası çalışmalarda bilirkişi olarak yer alıyor, makaleler kaleme alıyor ve iş birliklerinde bulunuyorum. Aynı zamanda ülkemizden ve yurt dışından çok sayıda genç bilim insanına mentorluk yapıyorum.Bundan özellikle söz etmek istedim. Çünkü bu bire bir çalışma biçimini çok önemsiyorum ve ülkemizde daha da yayılması gerektiğini düşünüyorum. Bizi gençlik kurtaracak; Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi “Bütün ümidim gençliktedir.”
S: Kitaplarınızı yazma motivasyonunuzu da merak ediyorum.
C: Bu ülkede çeşitli geçmişlerden gelip mutsuz bir bugünde buluşan ve yarınlarda buluşacak olan insanların en büyük sorunu yalnız olduklarını düşünmeleriydi. Savaşacak ya da yeniden başlayacak gücü bulamamış olmaları. Özellikle cinsel travmalar yaşamış ve bugünü onlardan etkilenmiş kişiler için, utanmış, utandırılmış kişiler için, kadın erkek hiç fark etmez, “yalnız değilsiniz” demek çok önemli ve bir çözüm olduğunu, çıkış bulunabildiğini anımsatmak... Kitaplarım gerçek yaşam öyküleriyle ortak kümelerde dertleşmek gibi. Çokça yaşama dokundular, geri dönüşler ümit verici.
S: Tek yönlülüğü başarının önünde bir engel gibi mi görüyorsunuz? Sizce birden çok işte birden başarılı olmak mı bir işi en iyi biçimde yapmak mı?
C: Hayatta neyi yürekten istiyorsan onu bütün benliğinle yapmak. Birden çok iş de yapabilirsiniz, işinizi besleyen ve işinizle direkt bağlantılı olduğunu bildiğiniz kollarla işinizi de genişletebilirsiniz. Ben ikincisini seçenim. Beni bir jinekolog olarak daha iyiye taşıyacak ve toplumla daha etkili biçimde hasbıhal etmemi sağlayacak her projeyi değerlendirebilirim. Zaman ve enerji harcamaktan, yorulmaktan hiç yüksünmem. Hep aynı yerde kalmaktan, devinimden uzak olmaktan hoşlanmam. Zaman aynı yerde duruyor mu, dünya olduğu gibi kalıyor mu ki ben durayım, kalayım? Gelişmek, dönüşmek ve hatta değişmek gerekiyor. Ben de 10 yıl önce bu kadar cesur değildim pek çok konuda ama penceremi geniş tutarak dünyanın peşinde koşarak dönüştüm. Neden tüm kadınlar bana katılmasın bu yolda?
S: Cinsel sağlık sorunlarının çözümünde genital estetik dışında tıbbi tedavi ve cinsel terapi alanında da çalıştığınızı biliyorum. Hastalarınız özellikle hangi sosyal sınıflardan? En büyük sorunlar nerede?
C: Kafalarda. Türkiye’nin ve dünyanın her yerinden çok sayıda insanla tanıştım, çalıştım. Her sosyo ekonomik sınıftan insanla. Bilhassa vajinismus, cinsel isteksizlik konularında sayısız vaka çalıştım. Ve inanın içinde bugün bu gazetenin başka sayfalarında yer alan siyasetçiler de, iş kadınları da, sanatçılar da vardı. Tedavi için ineğini satıp gelen köylüler de, yurt dışından parasını biriktirip gelen ev hanımları da, başka bir ülkenin akademisyenleri de...Herkes vardı. Sorunlar ortak. Bekaret kaygısı, cinsel men, utanç...Hepsi ortak sorunlar. Kadın sorunları. Kadınlara yaşatılan kodlanmış sorunlar. Sınıf ayırmıyorlar. Ama çözümü var. Bütün mesele bu. Sizin aracılığınızla çözümün varlığını hatırlatmak.
S: Genital estetik konusunda çalışmalarınızı takip ettim, genç meslektaşlarınıza ders verdiğinizi ve mesleki rehber niteliğinde kitaplara danışmanlık yaptığınızı biliyorum. Dünyadaki yükselişin farkındayım. Peki Türkiye’deki yaygınlığı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Genital estetiği son 10 yıldır aktif biçimde anlatıyor ve operasyonlarını yapıyorum. Tüm gelişmeleri takip ediyor ve kendimi güncelliyorum. Sanırım Türkiye’de bu alanda vaka sayısı en yüksek hekimlerden biriyim. Türkiye’de talep düşündüğümden de hızlı artıyor aslında. Çünkü önceden kadınlar, genital bir anomalinin düzeltilmesi, deformasyonun giderilmesi için gerekli teknik imkanların varlığını bilseler de çok büyük bir lüks olduğunu düşünüyorlardı. Oysa genital estetik lüks değil, ihtiyaçtır. Bunun anlaşıldığını düşünüyorum artık. Kadınlar bilinçleniyor ve kendileri için en iyiyi isteme haklarına sahip çıkıyorlar. Fedakarlık yapıyor ya da talep ediyorlar. Aylar sonrasına randevu verebildiğimi düşününce mutlu kadınların sayısı artıyor ve artacak diyebilirim.
S: Hasta çeşitliliğinizin bir benzeri hatta özeti sosyal medyada aslında. Sosyal medyada gördüğünüz ilgiyi neye bağlıyorsunuz peki?
C: Anlaşılır biçimde samimiyetle çözüm önermeme, çözüm bulmama. Ben gerçekten tahmininizden yoğun çalışıyorum. Yani sosyal medya takipçisi benim için biraz daha hasta devşirmek gibi bir anlam taşımıyor, sonsuz bir vakte sahip değilim zaten. Ama bu ülkede hayatında hiç jinekoloğa gitmemiş, kendi genital anomalisini ya da cinsel hastalığını şüphe boyutunda dahi düşünmemiş, anlamamış, bir doktora hiç soru soramamış milyonlarca kadın var. Kanser olduğunu öğrenmek için gecikmiş, hayatı erken solmuş çokça kadın var. Neden birileri hala şansı olanlara ulaşmasın? Neden birileri onlarla konuşmasın? Neden o ben olmayayım? Başkaları da olsun ki var elbette. Ancak ben kendimden sorumluyum. Bu ülkenin konuşan, düşünen, düşündüğünü savunan, özgürce gülen, ağlayan, dilediğince sevişen ve dilediğince reddeden kadınlarının artmasına katkı sunmayacaksam hemcins olmamızın ve benim bir hekim olmamın tek başına ne kıymeti var? Bakabileceğiniz hasta sayısı bellidir, gün 24 saat hafta 7gün. Ancak bu ülkede yalnızlığını bölüşmeye ve sorunlarını konuşmaya özlem duyan milyonlarca kalp var. Neden onlara girmeyeyim? Kadının yükselişi için talip olduğum şey bu.
S: Son olarak Türkiye’de kendi cinsel devrimini bir şekilde yapmaya çağırdığınızı söyleyebileceğimiz kadınlara ne söylemek istersiniz?
C: Sevişmek, şakaya gelmez. Hem korkmayacak, hem korunacaksınız. Ve hayat orgazm olmadan yaşanamayacak kadar kısa.