Diva KadınASSOC. PROF. DR. GÖKÇEN ERDOĞAN0312 417 1788MENÜ

BLOG

Çünkü Canım Kocam

Çünkü Canım Kocam

Üzerinize afiyet 40lı yaşlarında bir insanım. Evet o kadar göstermiyorum. Bu satırları okurken büyük şaşkınlık geçirdiğinizi ve “taş çatlasın 33tür yahu” dediğinizi duyar gibiyim. Yani öyle hayal etmesi güzel. Aksiyse de bana söylemeyin, dost meclislerinde falan dillendirirsiniz, kulağıma gelmedikçe sorun yok. Uzun yıllardır da evliyim. Kıskançlıkları törpüleyecek (tamamen son verecek kadar asla değil),iki de evlat sığdıracak kadar uzun. Gözüne bakınca ne diyeceğini anlayacak, gözüme bakınca içimi göreceği kadar uzun yıllardır evli. Kirli sepetine atılmayan çamaşırlara alışacak kadar evli. Kırmızının 89 ayrı tonundaki nude rujlarımın hepsinin aynı olduğunu iddia etmeyecek kadar aklını başına devşirdiği kadar evli işte, anladınız siz. Ama aşığım hala. Her zaman söylüyorum, aşkın bitmesi değil önemli olan; aşkın yerini alan şeylerin anlamlılığı önemli. Bir yandan öyle güzel dönüştü ama bir yandan da ruhu kaldı aşkın sanki. Sosyal medyada nazar boncuğu emojisini çok bekledik ama burada Mustafa ve Kadir sizden rica edeceğim; sayfanın başına şöyle irice bir tane. Ha aşığım diyordum. Eşime aşığım çünkü neden olmayayım?

♦ 

Son zamanlarda herkesin bir önceki paragrafın son cümlesi ana fikirli kitaplar yazdığını ve o kitapların baskılarca tüketildiğini düşünürsek böyle bırakmak daha akıllıca olur ama içim elvermiyor işte. Eşim bu ayki sayının kendisine atfedildiğini zannediyor, bozmazsak sevinirim. Ama ben yine kadınca ve kadınlara yazıyorum. Erkekler de kendileri için sakladığım dersleri bulabilirler isterlerse.

Eşimi çok seviyorum. Çünkü tenimiz uyuşuyor. Ruhlarımızdan da söz edeceğim elbette ama iki çocuğu salt ruh uyuşmasıyla yapmadığımız da gün gibi ortada, utanılacak bir şey yok. Eşimi çok seviyorum çünkü ruhumdan anlıyor. Yani %100 değil ama % 99,99 şey, neyse oran vermeyeyim şimdi, az derim çok bekler, çok derim işleri ağırdan alır; risk almaya gerek yok. Şakası bir yana, üzerine çok düşündüm, eşimi çok seviyorum çünkü kadın olduğumu asla unutmuyor. Ayıplandığımda, kınandığımda, hırslandığımda, kapris yaptığımda, pes eder gibi olduğumda, mutfağa girdiğimde ya da yetersiz hissettiğimde. Başarılı olduğumda, yorulduğumda, kıskandığımda ve ilgi beklediğimde. Dokunduğumda ve ağladığımda. Güldüğümde de elbet. Kadın olduğumu asla unutmuyor. Yani kendisine sorsak arada unutmayı, unutabilmeyi çok isterdi muhakkak ama unutmuyor işte. Yok unutturmuyor olmamla ilgisi yok yaa, unutmuyor. Bilinçli, gönüllü. Bu satırları okuyan sırdaşları, erkek arkadaşları “ yav he he” demiyordur inşallah. Ama unutmuyor, ben görüyorum. Bir kadın olarak var olduğumu ve kendimi ama evde ama yatakta ama sokakta bir kadın olarak var edebilmemi istiyor, buna saygı duyuyor ve hatta elinden gelen her konuda yol açıyor bana. Yürürken hep bir yerde gülümsediğini görüyorum. Gururlandığına şahit oluyorum.

♦ 

Googleda hakkımda en çok sorulan sorunun “Gökçen Erdoğan evli mi?” olmasının altındaki kinayeyi biliyor. Çatır çatır cinsellik konuşan ve bacak bacak üstünde kahkahalar atan sarışın bir kadının kocası olmasının herkesçe biraz şey olduğunu biliyor. Şey işte. Siz nasıl doldurursanız. Ben yazıp da eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyeyim şimdi. Gökçen Erdoğan, Ufuk Erdoğan’la evli. Ve Ufuk Erdoğan, Özer Çiller kadar saygı duyuyor hayatını paylaştığı kadına. Soyadımı almasını istesem alırdı ama ben istedim, sağolsun kırmadı verdi. Aramızda bir soyadın lafı olmuyor yani. O kadar uzun yıllık birliktelik işte.

Kadınca yılgınlıklarımı biliyor ve tam zamanında soyuyor elmayı, takıyor bıçağın ucuna. Şey demek bu da “yav sen ye hele şu elmayı, 839 sayfa makaleyi 2 günde okuma işi elbet hallolur.” Halloluyor. Her zaman tam zamanında yolluyor muayenehaneme çiçeği. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir köstebeğimiz olduğunu düşünmek istemiyorum. Öyle bir anda geliyor ki o çiçek, sanırsın not olarak “Korkma evet de, senden kaçar mı hiç! Çocukları ben hallederim, düşünme” Yani genelde “seni seviyorum” yazıyor ama seni seviyorum bazı kadınlık dillerinde böyle.

Erkeklerle tıka basa dolu bir salonda, bazı gülüşmeler eşliğinde sorulan maksatlı erotik tabanlı soruları göğsünde öyle yumuşatıyor ki topa vuran kendi kalesine gol atıyor gönlümde. Tedirgin olup baktıysam ona, önce kendinden sonra benden emin bir dinleyici görüyorum orda, eşten ziyade. Cevabımla yüz kızartmayacağımı, ufuk açacağımı biliyor ve bana da fısıldıyor sanki. Çocuklarla ilgili ne zaman fikir ayrılığına düşsek beni dinliyor. Yemin ediyorum işte bu ideal koca. Yine şakayı bir yana itelersek, anlık inatlarımıza rağmen “annelik” güdülerimi bir kez bile kenara itip kendi mesleki yüksekliklerinin egosuna yenilmedi. Örneğini çokça gördüğüm ve dinlediğim bir zaaf bu erkekler arasında. Hiç önüme geçmedi, arkasındaki kadın olmama izin vermedi, spotlar üstüme üstüme düşünce kendisi parlamış kadar sevindi. Kendisinden yüksek maaş alan kadından hırsını nasıl alacağını bilemeyen erkekler memleketinde sırf bu bile kalbimde sonsuzluğu hak eder ne yalan söyleyeyim. “Ben yanındayım, başarabilirsin”den ziyade “Sen bir kadın olarak üstesinden gelemeyeceksen biz zaten ölelim” bakışı vardır gözünde. Allah size uzun ömür versin ama kocam haklı beyler, dağılalım.

♦ 

Eşimi seviyorum çünkü kızımı bir insan olarak kabul ediyor. Evet henüz ilköğretim öğrencisi olan kızımı, ayaklarının üstünde durma yetisiyle doğan bir insan olarak kabul ediyor ve gelişimini destekliyor. Yani tamam adam Anadolu’nun bağrında olduğu için şu ilk aşk meselelerinde bir miktar canı sıkılıyor ama o kadar kusur kadının bizzat kendisinde de olur. Oğlumun paşa olduğunu, aslan olduğunu düşünmüyor mu, düşünüyor. Ama kızımın ondan daha kıdemli bir paşa ve aslan olduğunu asla unutmuyor. Dünyadaki tecrübesi fazla olan kıdemi kapar, bu işler böyle.

♦ 

Eşimi seviyorum çünkü beni kusursuz bulmuyor. Herkes gibi kusurlarım olduğunu biliyor ve bunları kabullenebileceğime, istersem törpüleyebileceğime inanıyor, dahası inandırıyor. Onlarla güzel olduğumu düşünüyor. Yani bana öyle söylüyor. Neden yalan söylesin? Ben dırdır sevmeyen biriyim. Yani biraz severim ama çok değil. Kadınla erkek beyni arasındaki farkları zaten yalamış yutmuş bir adam. Tamam buna biraz mecbur kalmış olabilir, radyoda sürekli çalan şarkıyı sevsen de sevmesen de ezberlemek gibi bir şey. Ama sordum yaa isteyerek öğrenmiş. Ben inanıyorum, siz de inansanız iyi edersiniz. Yaptığım her şeyi anlamaya çalışmıyor, adam işi öğrenmiş. Bazı şeylere bir erkek olarak tam anlamıyla hakim olamayacağını ama öyle diyor öyle düşünüyorsam bir bildiğim olduğunu farz ediyor. Yani inşallah bir bildiğim vardır da yüzünü kara çıkarmam. Çünkü aramızda kalsın ama ben de hepiniz gibi arada saçma takıntılarımın ve isteklerimin peşinden gidiyorum. Haksız yere inatlaşıyor ve gereksiz kaprisler yapıyorum. Detaylarda boğulduğum da oluyor ve onun düzlüğü karşısında çılgına dönüyorum. Ama bence bana çok yakışıyor. O da demek istediğini demesin; benim, demesini istediğimi desin. Bunun formülü bu kadar basitken ne diye boşuna olay çıkarmama mahal veriyor, hııh!

Hayır canım kadınlar, iki farklı beynin anlaşmaya çalışırken böyle didişmesinde kusurlu bir yan görmüyorum. Nasıl ki erkeklerde akıl sır erdiremediğimiz şeyler var, bizde de öyle. Ama bunda bir yanlış yok. Biz yaradılışı bambaşka ama birbiri için yaratılmış şahaneleriz. Bütün kusurlarımızla. Eşimi seviyorum çünkü bu zamanda iyi koca kolay bulunmuyor. Eşimi seviyorum çünkü iyi koca dediğim şeyin, kadını kadın olarak, birey olarak seven, saygı duyan koca olduğunu biliyorum. Çok paralı, çok başarılı ya da çok Kıvanç Tatlıtuğ değil. Aay ağzımdan kaçtı, burayı silelim.

♦ 

Canım kadınlar, eşime aşığım çünkü gölgesinde kalmıyorum, ışığını ışığımla dans ettiriyorum. Onunla uzun yıllardır birlikteyim çünkü beni kusurlarımla seviyor ve kusurlarını sevmeme minnet duyuyor. Onu seviyorum çünkü çocuklarımın benimle gurur duyacağına inandırdı beni ve istediğim yerde analığımı, istediğim yerde doktorluğumu, istediğim yerde kadınlığımı, istediğim yerde evlatlığımı konuşturmamı saygıyla, sevgiyle izliyor. Ten uyumu demiştim değil mi? O kısmı da silelim, şimdi babam okur. Babamı da çok seviyorum çünkü kadınlar babalarına benzeyen erkeklere aşık olurlardaki olasılık benim payıma da bir miktar düşüverdi.

♦ 

Eşimi çok seviyorum çünkü ne giyersem giyeyim “çok yakıştı, bu kalsın” diyor ama o asla kalmıyor. Alıştı ama gülmüyor. Eşimi çok seviyorum çünkü birine kızdığımda “seni çok iyi anlıyorum aşkım” diyor ama “ama”sını da ekliyor, beni asla yangına körükle yollamıyor. Kadın kavgalarına hala anlam veremiyor ama ona soran yok zaten, değil mi canım kadınlar?

♦ 

Madem kadınlıktan dem vurduk ve birbirimizi bulduk yazdıklarımda; ayakları yere sağlam basan bir kadın olarak güç aldığım şeylerden birine buradan da selam yollamak ve Allah çirkin şansı versin demek istedim. Şey kocam çirkindir benim. Google görsellerde boşuna aratmayın. Şaka bir yana, şakalar hep bir yanımızda dursun ve hep gülelim dünyaya. Sevmek ve sevilmek için ilk ihtiyacımız kendimiziz. Bütün kusurlarımızla. Ama baya azlar biliyorsunuz. Yok denecek kadar az.

Güncelleme Tarihi: 10.05.2019
Assoc. Prof. Dr. Gökçen Erdoğan
Editör
Assoc. Prof. Dr. Gökçen Erdoğan
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Assoc. Prof. Dr. Gökçen ErdoğanDiva KadınAssoc. Prof. Dr. Gökçen Erdoğan
0312 417 17880533 283 8353